İstanbul’un kültürel çeşitliliği üzerinde çok fazla durur ama doğasının çeşitliliğini genellikle gözden kaçırırız. Oysa bu kadim şehir sadece insanlar için iki kıta arasında geçiş işlevi görmüyor, bu durum diğer canlılar için de geçerli. Kuşlar göç ederken İstanbul’un üzerinden geçiyor, burada konup dinleniyor ve kimisi de burayı mesken tutuyor. Boğaz, yine deniz canlıları için iki deniz arasında ulaşımı sağlıyor. Akdeniz ve Avrupa Sibirya iklim kuşakları İstanbul’da kesişiyor. Yani kısaca binlerce yıldır tüm canlılar tıpkı insanlar gibi İstanbul’u geçiş noktası olarak kullanıyor, burada konaklıyor, yaşıyor ve birbirine karışıyor… Gelin bu sonbaharda İstanbul’a farklı bir gözle bakalım ve doğasının peşinden gidelim.

Nereye gidelim: Büyükçekmece Mimar Sinan Köprüsü

Neden gidelim: Flamingoları izlemek için

Sinan’ın hiçbir yapıtında kendi ismi bulunmuyor ve imzası da yok. Biri hariç: Büyükçekmece Köprüsü… Büyükçekmece Gölü’nün Marmara Denizi’ne açılan ağzına yakın bir noktada yer alan yapı Sinan’ın köprü mimarlığındaki başyapıtı olarak kabul ediliyor. Büyükçekmece Köprüsü, çok zorlayıcı bir coğrafi arazi üzerinde kurulan olağanüstü mühendislik ölçütleriyle tasarlanmış bir eser. Ancak Büyükçekmece Köprüsü’nün üzerinde olma nedenimiz sadece köprünün güzelliği değil. Bir de buna eklenen kuşların güzelliği var. Köprünün üzerinden Devlet Su İşleri’nin barajına doğru baktığınızda martıların, karabatakların, sakarmeke kuşlarının arasında uzun bacakları ve boyları, pembeden kırmızıya çalan kanatlarıyla flamingoları göreceksiniz. Flamingolar İstanbul’un yeni sakinlerinden. Havaların ısınarak daha kuzeylerde de sıcaklıkların artması ve Anadolu’daki diğer yaşam alanlarında oluşan tahribatlar onları İstanbul’a kadar getirdi. Şimdilerde 50 kadarı Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri arasında gidip geliyor.

Nereye gidelim: Çatalca Ormanlı köyü ve plajı

Neden gidelim: Adrenalin dolu bir gün için

İstanbul’a yakın doğa kaçamakları için tercih edilen noktalardan biri. Çatalca merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktaki Ormanlı köyü, sakin ve sessiz bir tatil için ideal olduğu kadar ekstrem spor severlerin de uğrak yeri. Köyde ATV safari, bisiklet turu, kuş gözlemi ve doğa yürüyüşü gibi aktiviteler yapmak mümkün.

İstanbul’da yamaç paraşütü yapılabilen neredeyse tek adres de burası. Atlayışlar Ormanlı köyünün arka kısmında, kara yolu ile sahili birbirinden ayıran yamaçtan sahile doğru yapılıyor.

Nereye gidelim: Hacıllı Şelalesi

Neden gidelim: Kamp yapmak için

İstanbul’a 90 kilometre uzaklıktaki bölge doğal güzelliğiyle öne çıkıyor. Şile otobanından ayrıldıktan sonra 30 kilometre köy yollarından gitmeniz gerekiyor. Yollar gayet iyi durumda ve “iyi ki şu anda bu yoldayım” dedirtecek güzellikler çıkaracak karşınıza. Hacıllı köyüne ulaştıktan sonra ister şelale tarafında ister daha sakin yerlerde kamp yapabilirsiniz. Kamp alanı seçeneği çok; karar vermek için fazla acele etmeyin. Önce keşfe çıkın. Şelaleye yürüyebilir, dere yürüyüşü, normal yürüyüş ya da kaya tırmanışı yapabilirsiniz.

Nereye gidelim: Büyük Çamlıca Korusu

Neden gidelim: Kuş göçüne tanıklık etmek için

Kuş göçü açısından Türkiye’nin en şanslı bölgesi Marmara, en şanslı iliyse İstanbul… Her yıl, 400 binin üzerinde leylek ve 200 binden fazla yırtıcı kuş, Afrika ve Avrupa arasındaki göçleri sırasında, İstanbul Boğazı üzerinden geçiyor. İlkbaharda Rumeli Kavağı ve Garipçe tepelerinden, sonbaharda ise Küçük ve Büyük Çamlıca tepelerinden bu muhteşem göç olayı izlenebiliyor. Eylül-Ekim arasında göç izlemeye giderseniz kara leylek, yaz atmacası, arı şahini, küçük orman kartalı veya yılan kartalı gibi kuşları gözlemleyebilirsiniz.

Nereye gidelim: Gülhane Parkı’na

Neden gidelim: Gri balıkçılları görmek için

İstanbul’un en saraylı kuşu gri balıkçıl. Bizans imparatorlarının sarayı olan Tarihî Yarımada’daki Büyük Saray’ın duvarları, tabanları mozaikle süslüymüş. Bu mozaiklerden biri de bir gri balıkçıl. 500’lü yıllarda, Büyük Saray’ı süslemek için yapılmış. Yıllar geçmiş, saray değişmiş, padişah değişmiş ama gri balıkçılların saray hâkimiyeti değişmemiş. Gülhane Parkı’ndaki ağaç tepelerinde 100’e yakın yuvaları mevcut ve yuvalarını yılın hiçbir dönemi terk etmiyorlar.

Nereye gidelim: Vapurla Anadolu Kavağı’na

Neden gidelim: Yunusları görmek için

Onlar da en az Orhan Veli kadar İstanbullu, en az Kız Kulesi kadar şehrin simgesi. Denizin zeki, haşarı ve en sevilen çocukları yunuslar bugünlerde sıçraya oynaya Boğaz’dan geçerek balık sürülerinin peşi sıra güneye doğru göç ediyor. Ama hepsi değil. 40 kadarı yazı da kışı da İstanbul’da geçiriyor. Boğaz’daki gürültüye, kirliliğe ve dev balıkçı teknelerine rağmen. Boğaz’ın her noktasında onlarla karşılaşmak mümkün. Ülkemiz sularında 12 farklı yunus ve balina yaşıyor. Bunlardan afalina, tırtak ve mutur türleri İstanbul Boğazı’nda görülebiliyor. Ahırkapı, Sarayburnu, Çengelköy, Kanlıca, Beykoz, Anadolu Kavağı, Sarıyer, Garipçe, Rumeli Feneri yunusları görme ihtimalinin en yüksek olduğu yerler.

Yazı: Yücel Sönmez

Kaynak: İst Dergi

Bu içeriğe benzer daha birçok içeriğe ulaşabilmek için İst Dergi’yi takip edebilirsiniz: https://www.istdergi.com/