İstanbul’un en sevilen semtleri içerisinde yer alan Kuzguncuk’ta gezilecek yerleri sizin için derledik.
Kuzguncuk Evleri
Kuzguncuk’un en güzel taraflarından biri evleri ve köşkleri. Bugüne kadar çıkan yangınlarda çok büyük oranda zarar görse de aslına uygun şekilde restore edilebildiği için Kuzguncuk halen nostaljik yanını koruyor. Rengarenk, en fazla 2-3 katlı, yeri varsa bahçeli, bahçesinde eski tip şemsiyeli cumbalı evler, süslü kapılar ve pencereler bu semtin en güzel yanı. Sokaklarında yürümeye başladığınız an sizi öyle etkiliyorlar ki her gelende olduğu gibi en acilinden buraya taşınmak istiyorsunuz.
Kuzguncuk İcadiye Caddesi
İcadiye, Kuzguncuk’un ana caddesi. Birçok kafenin, restoranın, kitapçı, galeri ve antikacının yeri bu cadde üzerinde ya da İcadiye’den sapılacak bir sokağın içinde. İcadiye’nin sağını solunu kaplayan dev ağaçlar bu caddenin en güzel süsü. Bir de hava güneşliyse, yaprakların arasından size göz kırpan gün ışığı Kuzguncuk gezisini olduğundan daha da fazla mükemmelleştiriyor.
Kuzguncuk Ekmek Teknesi ve Perihan Abla Sokağı
Nostaljik mimarisi ve eski zaman esnaf kafası ile her köşesi bir dizi ve film platosunu andıran Kuzguncuk, ülkemizin en sevilen dizilerinin de çekim merkezidir. Popüler kültür bölümünde anlattığım gibi, Kuzguncuk’un en çok ziyaret edilesi yerlerinden biri haliyle Perihan Abla Sokağı.
Bu sokağın köşesindeki Asude Kebap, Ekmek Teknesi tabelası ile dizinin mirasını sürdürüyor diyebiliriz. Şöyle bir geçmişe uzanmak isterseniz, kebapçının hemen karşısında, sokağın sol köşesinde yer alan Asude Çay Bahçesi’ne oturup kendinize bir çay ya da Türk kahvesi ısmarlayın.
Tarihi Kuzguncuk Fırını
Tarihi Kuzguncuk Fırını’nın her şeyi güzel ama en lezzetlisi muhtemelen şu meşhur Kuzguncuk Mantarı. Sadece fındık unu ve badem unu yapılan bu koca kurabiye, artık her gidişimizde aldığımız bir klasik haline geldi. Bu fırına baharda veya yazın gelirseniz, dondurmasından da tatmanızı öneririm. Misler gibi süt kokan sade dondurması bir diğer favorimiz.
Kuzguncuk Nail Kitabevi
İcadiye Caddesi’nde Asude’yi geçince sağ tarafta, şirin beyaz binasıyla sizi kucaklayan hem kitapçı hem kafe. Dışarıda üç beş masası var ama esas güzellik içeride. Dar ve uzun bir binada bulunan kitabevinin mümkün olan her yeri kitap raflarıyla değerlendirilmiş. Özellikle, üst katında binanın cumba kısmına yerleştirilmiş geniş koltuğu erken saatte gidebileceklerin kaçırmaması gereken bir yer.
Kuzguncuk Bostanı
İlk tapusu Sultan Mehmed Reşat döneminden kalmış, 16 bin 445 metrekarelik bu alan uzun yıllar zaten bostan olarak kullanılmış. En son Rum İspiro Şore’den çıkan tapu 77’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçmiş; ancak bostanın sahibi İspiro Şore’nin oğlu İlya’dan dolayı Kuzguncuklular tarafından İlya’nın Bostanı olarak da anılıyormuş. Domates, biber, ıspanak dikilen, üstelik bu sebze ekimlerini mahallelinin, çocukların elleriyle yaptığı, Kuzguncuk’ta sık rastlayacağınız patili dostların da evi olmuş kocaman bir bahçe. Gerçekten, mahalleli burayı bostan haliyle korumak için yıllardır hem hukuki hem de manevi açıdan büyük çaba sarf ediyor.
Kuzguncuk Fethi Ahmet Paşa Yalısı
Üsküdar’dan Kuzguncuk’a yürüyerek gelenler Paşalimanın’da, sahil kıyısında ışıldayan Fethi Ahmet Paşa Yalısı’nı da görebilir. 1840 yılında inşa edilen yalıyı özenle dekore eden Fethi Ahmet Paşa’nın ardından Sultan Abdülmecit yalının içini öyle beğenmiş ki Beşiktaş’taki Dolmabahçe Sarayı’nın dekorasyonunu da kendisinin yapmasını istemiş.
Osmanlı mimarisini yansıtan ahşap yalı, Fethi Ahmet Paşa’nın ölümüyle önce damadı Sait Paşa’nın torunu Şevket Mocan’a, sonrasında da onun kızlarına kalmış. Günümüzde ise korusuyla birlikte belediye tarafından kamulaştırılan mekan, halka açık şekilde belediye işletmesi tarafından hizmet veriyor. İBB Fethipaşa Sosyal Tesisleri adından konumuna bakabilirsiniz.