İBB Sporun taekwondo branşında ülkemizi temsil eden en büyük yeteneklerinden biri Kübra Dağlı… Kariyeri boyunca birçok başarı ve şampiyonluk kazandı ancak bunları elde etmek hiç kolay olmadı. Bir kadın olarak küçük yaşta taekwondoya merak saldı ve tüm engelleri aşarak hedeflerine bir bir ulaştı. Hem ulusal hem de uluslararası arenada başarılar elde etti. Adını tüm dünyaya duyuran Kübra Dağlı, spora nasıl başladığını, yıllar içinde yaşadığı zorlukları, başarılarını, hayal kırıklıklarını ve geleceğe dair hedeflerini anlattı.

Kariyerine nasıl başladığını, bu branşa nasıl merak saldığını bize anlatır mısın?

Kariyerime 12 yaşında amcam ve babamın işlettiği spor salonunda başladım. Ailemizin sporcu olması veya spora yatkınlığından dolayı sanırım genetik olarak bende spora çok yatkın bir çocuktum. Çocukken bebekle oynamak ya da evcilik oynamak yerine bisiklet sürmeyi, topla oynamayı, daha çok efor gerektiren şeyleri yapmayı çok seviyordum. Bir gün kuzenimle beraber Taekwondo dersine girmeye karar verdik ve o gün benim aslında dönüm noktam olmuştu. İlk girdiğim derste çok zevk almıştım ve bir sonraki antrenmanı iple çekiyordum. Spora bu şekilde başlamıştım.

Kariyerin boyunca unutamadığın an ya da başarı hangisi ve senin için ne ifade ediyor? 

Kariyerimde iki tane unutamadığım an var. Birincisi Sırbistan’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda şampiyonluk elde etmiştim. O kadar mutluydum ki… Ancak mutluluğum kısa sürmüştü. Çünkü 1 saat sonra, ikinci olduğumu öğrendim. Rakibimle ben o yarışmada aynı puanları almıştık. Yarışmadan hemen sonra bilgisayar beni birinci sıraya taşımıştı. Fakat yarışmadan sonra rakibimin antrenörü hakemlerle konuşmaya başladı. Sonradan beni ikinciliğe indirdiklerini açıkladılar. Çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım.

İkinci unutamadığım an ise yıllardır hayal ettiğim Dünya Şampiyonluğu oldu. Her sporcunun hayali olan dünya şampiyonası için sabah akşam demeden çalıştık, çok inandık ve Emirhan Muran’la beraber çiftler kategorisinde Dünya Şampiyon’u olmuştuk. Aslında herkes Korelilerin ya da Çinlilerin bizi geçeceğini düşünürken yarışmada herkesi yanıltarak bayrağımızı göndere çıkarttık ve istiklal marşını tüm dünyaya dinletmiş olduk.

Bu spor için seni motive eden yoluna devam etmeni sağlayan şey nedir? 

Çok açıkça ifade ediyorum ki sadece sevdiğim için devam ediyorum. Taekwondo benim için bir tutku haline geldi. Yoksa bizim gibi başarılar elde etmiş ve hala haklarını alamamış bir sporcu asla bu spora devam etmez. Ben bu sporla ruhumu doyuruyorum. Ülkemi spor alanında temsil etmenin sorumluluğunu biliyorum ve elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum.

Büyük başarılar elde ettin. Peki bundan sonraki hedeflerin nedir?

15 yıllık taekwondo kariyerimde 4 Avrupa Şampiyonluğu, 3 Dünya Şampiyonluğu elde ettim. Bu duyguyu yaşadığım için çok mutluyum. Hala bunun için emek veriyorum. Fakat 4 yıldır federasyonun bütçesinin olmamasından dolayı Dünya Şampiyonalarına Milli T Guakım olarak katılamıyoruz. Bu durum bizi çok üzüyor. Ben de bu 4 yıl boyunca sosyal medya üzerinden sporumu tanıtan ve sporu teşvik eden içerikler çıkarmaya başladım. Bu sayede birçok çocuğu taekwondoya başlatmış oldum. Hatta başlayanlar arasında şampiyon sporcu bile yetişti. Bu beni çok mutlu ediyor. İnşallah onlar da bu gururu yaşayabilirler. Ben aynı zamanda spor hayatıma devam ediyorum, Bundan sonraki süreç nereye gider bilmiyorum. Ama en kısa zamanda umarım yaşadığımız bu sıkıntılar düzelir ve ülkemi tekrar gururlandırabilirim.

Türkiye’nin en büyük amatör spor kulübü olan İBB Spor Kulübü sporcusu olarak kulübün senin için ne anlama geliyor?

Ben kendi kulübümüz Atikali Gençlik Ve Spor Kulübü’nden İBB Spor’a 2015 yılında transfer oldum. Yaklaşık 8 yıldır bu kulüpte olan bir sporcu olarak kulübümün değerinin farkındayım. Her sporcunun hayali olabilecek bir spor kulübü bünyesindeyim. Kulüp bize her imkanı tanıyor. Gerçekten yarışmalara rahatça hazırlanabileceğim kamp ortamı sunuyor. Yöneticilerimizden antrenörlerimize kadar herkes kendini kanıtlamış insanlar. İBB Spor Kulübü kısaca benim ve diğer sporcular için büyük şans diyebilirim. …

İstanbul şehir olarak sana ne ifade ediyor ve spor şehri olarak nasıl görüyorsun?

Herkes kalabalığından şikayet etse de, benim hep söylediğim bir söz vardır; “başka İstanbul yok”. Ben şehrimi çok seviyorum. Her adımımda güzel şeyler deneyimliyorum. Spor şehri olarak tanımlamak isterdim ama imkan olup da o imkanları bilmeyen ya da spor kültürünü benimsememiş çok fazla insan var. Bazı lokasyonlar o kültürü benimsemiş olsa da bazı yerlerde sporu hala lüks olarak gören insanlar var. Bu birazda insanımız bakış açısıyla ilgili. Ancak tesisleşme anlamında İstanbul’da çok büyük adımlar atıldı. Özellikle son dönemde büyükşehir belediyemizin de yaptığı çalışmalar ortada. Bu çalışmaların ve faaliyetlerin İstanbul halkına spor kültürünü aşılayacağına eminim.