Şubat 1968’de Hayat dergisinde yayımlanan bir yazının uyandırdığı merakla bugünün Kapalıçarşı’sında minyatür dükkânların peşine düşmek… Bir metrekarelik dükkânlar, “dolap” dükkânlar ve dahası…
“Mini etek modasından çok daha önce İstanbul’da mini-dükkân modasının yayıldığını hiç biliyor muydunuz? Tabii bu bir moda akımının icabı değil, ihtiyaçların doğurduğu bir zaruretti. Evlerimizdeki gardıroplardan daha küçük olan dükkânlarında ekmek parası peşinde koşanlar, içinde keyiflerince dolaşabilecekleri, bacaklarını rahatça uzatıp oturabilecekleri bir iş yerine sahip olmayı elbette isterlerdi. Fakat imkânları yetmediği için bu ‘fındık kabuğu’ kadar küçük yerlere çakılıp kalmışlardı.”
55 sene önce Hayat dergisinde yayımlanan bir yazının ilk satırları bunlar… Yazarı Yener Ölmez, Suriçi’nin en küçük “ekmek tekneleri”ni keşfetmek için yola çıkmış. Eminönü, Sirkeci derken Kapalıçarşı’da almış soluğu. Çarşı’nın 50’ye 130 santimlik minyatür dükkânlarından birinde çalışan Baruh Kırımi ile karşılaşmış ilk önce. Baruh Usta yıllık mücevherat tamircisi. 30 yıldır tezgâhtan ibaret dükkânında ipek böceği sebatıyla çalışıyor. Yazarımız Ölmez, Kırımi’nin ardından Maksut İşçi ile tanıştırıyor bizi. İşçi’nin dükkânı, Ölmez’in deyimiyle “minilerin minisi”. Sadece yarım metrekarenin içinde o da kuyum işi yapıyor. Nefesini tutup göbeğini içine çekerek bakmayın girdiğine içeri. Tezgâhının başına oturduktan sonra yanına bir de çırağını alıyor!
Seneler önce okur okumaz hafızama fişlenen bu yazının tetiklediği bir merak duygusuydu beni Kapalıçarşı’ya taşıyan.
Niyetim 1968 senesinde, dönemin en popüler dergisine konuk olan mini-dükkânların izini sürmekti. Sahiplerini bulabilmenin naif umudunu taşımıyordum elbet. Ama bu mini dükkânlar ve onların emsalleri nerelerdeydi? Şimdilerde kimlerin ekmek teknesiydi?
Yazı: Sevecen Tunç
Fotoğraflar: Koray Berkin