Doğu Roma döneminde saray kilisesi ve şapel olarak kullanılan Kariye Camii, tarihe meydan okurcasına ayakta durmayı başarmış nadide yapılar arasında…
Yapının tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte; kimi kaynaklara göre ilk defa 536 yılında Doğu Roma İmparator I. Justinianus döneminde, eşi Theodora’nın amcası olan ve kimliği hakkında ayrıntılı bilgi bulunmayan Aziz Theodore tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor.
İnşasının ardından uzun yıllar kilise olarak kullanılan yapı, II. Beyazid döneminde Sadrazam Hadım Ali Paşa (Atik Ali Paşa) tarafından camiye çevrildi.
29 Ağustos 1945 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile müze ve müze deposu olarak kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilmişti.
1948 yılında da dönemin Müzeler İdaresine bağlanarak müze haline getirilen Kariye, 1 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden cami oldu. Bu kararın ardından restorasyonuna başlanan camideki çalışmalar 4 yıl sonra tamamlandı.
Kariye Kilisesi, tipik bir Bizans yapısıdır. Dışarıdan tuğla duvarlarıyla oldukça sade görünmekle birlikte içi en süslü kiliselerden biridir. Yapının orta mekânını örten kubbe yüksek kasnaklı ve ahşaptır; Osmanlı döneminde onarım görmüştür.
Esas ibadet mekânı işlevini gören “naos”, yapının merkezinde yer alır. Naos pandantifler ile geçilen bir kubbeyle örtülüdür. Naosun doğu uzantısı, “sunak masası”nın yer aldığı “bema” ya da kutsal mekandır. Bema’nın iki yanında pastoforium odası yer alır. Şükran ayininin hazırlandığı kuzey şapel “prothesis”, giyinme odası olarak kullanılmış güney şapel “diakonikon” olarak adlandırılır.