2014’ten beri albüm yayınlamayan Athena, şimdilerde kendi stüdyolarında harıl harıl çalışıyor. Hakan ve Gökhan Özoğuz’la mahallelerinde, Kalamış’ta buluştuk, müzik üretimlerini, 2023’ten beklentilerini, ebeveynlik hâllerini ve İstanbul aşklarını konuştuk.

Son Athena albümü Altüst 2014 yılında çıkmış. Neredeyse 10 yıl geçmiş üstünden. Nasıl geçti bu süre, bunca zaman neden yeni bir albüm yapmadınız?

Gökhan Özoğuz: 2014’ten sonra bir O Ses Türkiye dönemi başladı. Beş sene sürdü. O döneme kadar hayatımızda Türk müziğine dair hiçbir girdi yoktu. Türk müziğinin bu kadar çeşitli ve derin olduğunu bilmiyordum. Bu kadar harbi olduğunu da bilmiyordum [Yarışma için]. Binbir çeşit insan binbir çeşit yöreden gelmiş. lum, bu, bu kadar ciddi bir şey miymiş” oldum. Çünkü o güne kadar ben hiç Türk müziği dinlemedim diyebilirim. Babamın dinlettiği “Ruhi Su”lar dışında yoktu bilgim. Orada [O Ses Türkiye’de] acayip bir müzikal doyum olunca albüm çıkarma isteği olmadı. O beş senenin ardından da Covid başladı, iki sene de öyle geçti. Şimdi üçüncü sene ve yeni albüme başladık.

Sekiz sene uzun zaman. Bu süreçte hem dünyada hem ülkede ve muhakkak hayatlarınızda çok şey oldu. Nasıl şarkı sözleri çıkıyor bunların üstüne?

G.Ö.: Hadi bir iki tane aşk cümlesi kuralım da insanların diline pelesenk olsun değil şarkı sökonusu. Piyasada çıkan grupların bir kısmı bir tık oraya oynuyor çünkü çok garanti bir nokta. Duyguları anlatırken biz genellikle her yaptığımız albümde umut denilen şeyi veriyoruz… Tüm albümlerimizde böyledir. Arkadaşınla otururken, karşılıklı konuşurken, dertleşirken ona fısıldadığın cümleler, sözler vardır ya hani. Genellikle öyle sözler oluyor benim yazmaktan keyif aldığım sözler. Arkadaşım, kalk hadi gidelim” gibi. Bir de tabii içinde yaşadığımız dönem var. Siyaset bana çok gri geliyor. Kapana kısılmış vaşak gibisin, bir tutsaklık gibi… Ben hiç sevmiyorum siyaseti ama bunlar da hayatını şekillendiren unsurlar olduğu için mecburen içinde olup tepkini gösteriyorsun. Şarkı sözlerinde dönüşmüş şekilde bunlar da var. O daralmalar, yeter lan”lar var tabii ki.

Dinleyiciniz, konserlerinize gelen kesim büyük oranda genç kesim. Bu size bir sorumluluk yüklüyor mu?

G.Ö.: Bunun en güzel cevaplarından biri aslında 20 sene önce yazdığımız şarkıda var: Her Şey Güzel Olacak”. “Kandırmışlar herkesi / Aşkım sevgilim diye.” Bu ifade aslında içinde şunu barındırıyor: Ülkemiz coğrafi konumu gereği o kadar ortada ki… Değerli olması bundan ama bir yandan da bu yüzden kaotik. Yani ızdıraplı bir aşk bu. Ben bu noktada şöyle oluyorum: Arkadaşım, ben siyasetten hoşlanmıyorum, bana çok gri geliyor çünkü siyaset dediğin şey durumlara ve güne göre manevra yapmak zorunda. Burada ince bir çizgi var. İnsanların hak ve özgürlüklerini konuştuğumuz gün bir platform oluşturamıyorsun. Neden oluşturamıyorsun? Coğrafi konumunun doğurduğu gerekçeler var. Biraz aşağıya doğru gittiğin zaman işler çok değişiyor. Daha feodal bir yapı var. Yukarı çıktığın zaman bambaşka. Benim bir düşüncem varsa onun da olacak. Fenerbahçe’de, Kalamış’ta doğduk büyüdük biz. Her yere gittik, geldik. Benim düşüncemle, duygularımla, fikirlerimle oradaki adamın düşüncesinin, fikrinin aynı olmasını bekleyemem. Peki, ne bekleyebilirim? Ortada bir satıh olması gerekiyor. Arkadaşım, ben böyle düşünüyorum, sana da saygı duyuyorum”. Her yerin bir kuralı var ama o da baskı değil. Baskı ne zaman oluyor biliyor musun? Cinsiyet ayrımı, din, dil, ırk ayrımı, sınıf kavgası. Bu ayrım işte. Bu memleketin bütününü bölecek her şeyin karşısındayız. Sağcısıymış, solcusuymuş. Gerçi solcusu bölmez de. Aşırılıklar olmayacak. Müzikte de böyle. Bahsetmek istediğin konudan bahsedeceksin. Sanat dediğin şey özgür olmalıdır, tabii ki de bahsedeceksin.

Röportaj: Ayhan Abayhan

Kaynak: İST Dergi

Daha Fazlası İçin Tıklayın